RSS Besleme

Belçika Biraları Haftasonu 2012 – Bölüm 2

Posted on

Beeraderler yeni bir yazı ile tekrardan merhabalar. Bu hafta Belçika Biraları Haftasonu 2012 yazımızın ikinci bölümü ile sizlerle birlikteyiz. Yazımızın birinci bölümünü takip edememiş olanlar için linkimiz… Bu hafta Goliath, Keyte, Petrus Blond, Ter Dolen Kriek, Steenuilke ve Mongozo Coconut biralarının mini incelemelerini yapacağız.

Yine festival esnasında tattığımız Deus birası ise kesinlikle kendine has bir yazıyı hak eden özgün bir tür olduğundan kendisinin incelemesini Brut türündeki diğer bir efsane olan Malheur Dark Brut / Brut Noir ile birlikte yapmakta fayda gördük.

Read the rest of this entry

Belçika Biraları Haftasonu 2012 – Bölüm 1

Posted on

Ünlü bira yazarı Michael Jackson, Beer Hunter serisinin bölümlerinden birinde Prag’da ünlü U Zlatého Tygra (The Golden Tiger – Altın Kaplan) birahanesinde Çek gazeteci Anje Hamer ile oturmuş bira konuşmaktadırlar. Michael Jackson sohbetin başında karşısında oturan Anja’ ya şu soruyu yöneltir.

Yazımızın devamı …

Alba Gu Bràth ! İskoç biraları : Alba Scots Pine ve Fraoch Heather Ale

Posted on

11 Eylül 1297 , Stirling köprüsü, İskoçya… William Wallace, İngilizlerin sayıca üstünlüğü karşısında kiltlerinin altından yusuf yusuf sesleri yükselen yurttaşlarının önünde gaza getiriş konuşmasını yapmakta…

Savaşırsanız, belki ölürsünüz. Kaçarsanız, yaşarsınız…en azından bir süre için! Ve şu andan yıllar sonra, yatağınızda ölürken.. bugün ile o gün arasındaki tüm günleri, bugün ile takas ederek.. bugün burada olabilmeyi, sadece bu tek fırsatı kullanıp.. düşmanınızın suratına şunu haykırmak istemez miydiniz ?

Canımızı alabilirsiniz… ama biralarımızı asla !!!!! Alba Gu Bràth ! Yaşasın İskoçya !

* Tam bir ağır abi şişesi..

Yazımızın devamı…

Danimarka’ nın Haşarı Çocuğu… Mikkeller

Posted on

Kopenhag… İlk daha uçakla inerken, adeta denizin içinden geçen Öresund Köprüsü‘ nün ve çevresindeki rüzgar güllerinin manzarasını gördüğünüzde vay anasını sayın seyirciler! dedirten… Türk taksicileri dışında herşeyin ayrı bir dünyadan olduğu, acayip tarz, acayip şekil bir şehir… Herşey modern birer dizayn harikası bu şehirde. İnsanlar bile bir değişik. Işıklarda beklerken yanınıza bir kaç Viking evladı geldiğinizde ulan bunlar da insansa benim birazdan natürel seleksiyona uğrayıp bu doğadan yok olmam gerekiyor dediğiniz tip de varlıklar. Mikkeller ise bu tarz şehrin yine bir o kadar tarz olan bar ve microbrewerysi(küçük ölçekli bira üreticisi). Biz bugünkü incelememizde  Carlsberg ve Tuborg gibi dev bira üreticilerinin gölgesinde amatör ruhuyla ön plana çıkan bu adamların 300 den fazla çeşit biralarının içinden 2 tanesini misafir edecez midelerimize… Cream Ale ve Funky (e)Star/Easter

Mikkeller İncelememizin devamı için…

3. Gent Bira Festivali ve 7 Harika Bira

Posted on

Ünlü şair K.D. nin de dediği gibi ‘festival gibisin katılmak istiyorum‘ dedik ve geçtiğimiz Cumartesi üçüncüsü düzenlenen Gent Bira festivaline katıldık.  Organizasyon öğlen saat 2de başladı. Ben ne yazık ki o gün öğlene kadar ekmek parası peşinde koşturduğumdan biraz geç vardık mekana. Tabi bu festivale ilk defa katılan ve yeni gelin trappistlerden Avusturya’ lı Gregorius gibi gözde biraların biz gelene kadar tükenmesine yol açtı ama olsun … beeraderler sağolsun …

Festival biralarımız için …

Tripel Karmeliet : 3 Farklı Tahıl ve Bir Şampiyon

Posted on

2012 Olimpiyatlarında 2 altın 1 gümüş madalyayı kazandığımız güzel bir haftayı geride bıraktık. Sporcularımızı canı gönülden kutluyoruz. Bizde bu haftaki yazımızı bira dünyasının şampiyonlarından birine ayırdık. Kendisi World Beer Awards 2008 ‘de dünyanın en iyi Ale‘si seçilmiş ve ülkesi Belçika’ ya altın madalya getirmiş olan Tripel Karmeliet.

Tripel Karmeliet yazımızın devamı için …

Mechelen’ın Altın Çocuğu : Gouden Carolus Classic

Posted on

Geçtiğimiz hafta güneşli ve sıcak bir haftasonu geçirdi Belçika. Gündönümü ile ay tutulmasının aynı güne denk gelmesi,  enflasyonun sıfırın altında çıkması, Mehmet Ali Erbil’in yerel bir komedi filminde oynamaması ve hatta Fener’in Türkiye kupasını müzesine götürmesi kadar seyrek gerçekleşen bu doğa olayını kaçırmadık ve Mechelen şehir meydanına, yani halk arasındaki adıyla Grote Markt’ a (Büyük Meydan) akıverdik.

1.5 yıldır ikamet ettiğimiz bu şehrin yerel birası olan Gouden Carolus‘ u yine yeni yeniden denemek için, fırsat bu fırsat dedik ve Mechelen kulesi manzarası ve yanımızda plaj voleybolu oynayan gençlerin bağırışmaları eşliğinde patlattık biramızı. İyiki de öyle yapmışız be beerader

Gouden Carolus Classic İncelememizin Devamı …

Kardeşim indir bak o elini… Bir Antwerp klasiği : De Koninck

Posted on

Yaşlandık be beerader… Tarihlerimiz 14.01.2007, günlerden Pazar. İkinci elde fiyatlar dipte… Üniversiteden daha yeni mezun olmuşum. Gazı vermişler..aslansın sen, kaplansın sen demişler yollamışlar beni gurbet ellere… Antwerp, Belçika’ya… İş çıkışı Evren ve Mehmet ile Keyserlei de Giovanni ‘nin yerinde oturuyoruz. İç aksam Türk ama İtalyan modifiyeli garsonlar bizi karşılıyorlar.. bildikleri tek kelime olan Prego! ile.. Oturuyoruz leş pizzaları vatan hasreti ile yanıp tutuşan midelerimize yolladıktan sonra feci bir susama basıyor.. Listeye bakıyorum.. En üstteki birayı seçiyorum en iyisi budur heralde diyerekten.. Biraz sonra masaya özel bardağında alev gibi yanan De Koninck geliyor. O zamana kadar Efes le beslenmiş, Corona ya Petrus muamelesı yapmış bünyemde fırtınalar kopuyor, vay anasını sayın seyirciler diyorum…

De Koninck İncelememizin Devamı …

Vişne ile Biranın Harmonisi … Oude Kriek Boon

Posted on

Tarih 1878, telefon yeni icat edilmiş… Yer Schepdaal, Brüksel’in doğusunda Morello ağaçları ile kaplı bir köy… Halk yıllık hasadını yapmış şenliklerde bira içip eğlenmekte… Ve toprak sahibi bir çiftçi Josse De Pauw, aynı yıl not defterine şu satırları karalar “Güzel hazırlanmış Lambik alınır, iki yıllık…üzerine 20 kg  iyice olgunlaşmış kriek taşla ezildikten sonra 100 litreye katılır. Aralık ayına kadar dinlendirilir ve en son şişede 20 ile 30 gün  arasında  biraz daha olgunlaşmaya bırakılır”. Eureka !!!

Oude Kriek Boon Incelememizin devamı için…

Weihenstephaner Hefeweiss – İşte Bundesliga bu !

Posted on

Sıcaklık gölgede 40 derece, nem oranı %90larda, rüzgar ise yıllık izin almış Balkanlara evine gitmiş esmiyor. Sarıyer sahilinde her zamanki kafemizde oturuyorum. Martıların bile sıcaktan gırtlakları kurumuş sesleri Detone Muammer gibi çıkmakta. Gücümü toparlayıp efsane garson Cihan’a sesleniyorum. Şşştt Çiko, ein Weihenstephaner bitte !

Normalde ‘3 çay, bir soda’ gibi basit bir siparişin bile bünyesinde mavi ekran etkisi yarattığı Çikonun bu Almanca siparişi proses edip masaya getirmesi sancılı ve bir o kadar da uzun bir sürece dönüşüyor. Damağım dilime yapıştığından haykıramıyorum…sarı leblebi gibi kavrulmama saniyeler kala masaya 0.5lt lik Weihenstephaner im yetişiyor. Hemen uzanıyorum bir yudum alıyorum … Yayık ayranı kıvamındaki köpüğünün arasından süzülen o enfes buğday birası bir itfaiye arabası gibi adeta, damağımı , gırtlağımı, ruhumu serinletip ebedi yolculuğunu yapacağı mideme doğru yol alıyor. Bardağı yerine koyuyorum ve ‘İşte Bundesliga bu ! ‘ derken…..alarm çalıyor…uyanıyorum. Belçika’dayım.. Dışarda yağmur. İş vakti 😦

Weihenstephaner yazımızın devamı…