Sonbaharın son günü şehrin üstüne çökmüş, son yapraklar dökülmüş, son kuşlar kışın soğuk nefesini ardına alıp göçmüşler..Gece olup güneş ufkun ardına gizlendiğinde, şehir lokaline konuk edilmenin minnettarlığını yaşadım.. Gerilimin mekanın taş duvarlarına sindiği bu kasvetli ve genişçe salonda kalabalık kıyıya doğru dizilmiş merkezde kalan masalara oturmaya kimse tenezzül etmemişti…biri dışında…
Bu adam dışardaki soğuğa aldırış etmeyen, berduşları andıran kılığı, traşlı kafası ve gür sakalları ile fazlasıyla müstesna bir tipti..Aniden adamın alnındaki dövme dikkatimi çekiverdi.. bu 1001 tanrılı efsanevi Ivgorod keşişlerinin sembolüydü.. İçimde kaynayan merak duygusu ile imtina etmekten vazgeçip keşişin karşısına oturuverdim…
Blizzard‘ın ünlü Diablo‘sunda seyyah Abd al-Hazir’in seyir defterine göre bundan sonra olaylar mekanda mevzu patlak vermesiyle ve keşişimizin üstün güçlerini mekandaki iblisleri tarumar etmek amacıyla sergilemesiyle devam eder…
Bizim seyahatnamemizde ise hikaye çok daha farklı seyretcek.. Keşişlerimiz inziva’dan münzevi yaşamlarındaki yeteneklerini çok daha ulvi bir amaç için kullanacaklar… Bira üretmek için… 😉
Seyahatnamemizin son cildinde ratebeer tarafından bir çok defa dünyanın en iyi birası seçilen Westvleteren ile tanınan St. Sixtus manastırını ziyaret ediyoruz.
Mini Tarihçe – Ora et labora – Çalışmayana ekmek yok…
Eski yazılarıma dönüp baktığımda tarihçe kısmının beer geek olmayan biri için konsantre 5 Nuri Bilge Ceylan filmi gücünde bir sıkıcılığa sahip olabileceğini farkettim. Fakat bu biraları da öyle tanıtıp geçmek olmazdı. Koşarak şehir kütüphanesine gittim ve Trappist biraları hakkında yazılmış ne kadar kitap varsa topladım. Sırf Jef van den Steen reis bile Westvleteren ile ilgili 27 sayfa yazı yazmış o yüzden kısa bir özet için Burrows-Wheeler dönüşümü ve bir miktar sıkıştırma yapmamız gerekti..
Not : Trappist biraları (yada candostum Kubi‘nin demesiyle patrikhane biraları) hakkında genel bir giriş için Westmalle yazımıza gözatabilirsiniz..
– 1814 kışında Jan-Baptist Victoor.. Twitter falan kapalı ne kadar DNS denediysem olmadı.. bu nasıl hayat ?!? diyerekten Poperinge‘de ki dünyevi yaşamından vazgeçip maneviyata yönelir.
– 1831 yazında Leuven’lı bir bira ustasının oğlu olan Franciscus-Maria Van Langendonck, Mont des Cats manastırından ayrılır ve çetesini de beraberinde getirip Victoor‘a katılır ve St. Sixtus kurulur.
– 1839 Westmalle‘nin yardımlarıyla bira üretimine başlanıyor. O tarihten kalma muhasebe defterlerinde şu cümle dikkat çekiyor :
“1.80 Frank – Bira yapımında kullanılmak amacıyla öküz bacağı..”
Höynk ?! diyerek konuyu araştırmaya koyuluyorum ve Beer in the Middle Ages and the Renaissance kitabında hakketen bu dönemlerde öküz/buzağı bacağı veya kanının bira ve şarapda durultma maddesi ve renklendirici olarak kullandığını görüp bir kez daha şaşırıyorum..
– 1850 Bir miktar keşiş St. Sixtus’dan ayrılıp Chimay biraları ile tanıdığımız Scourmont manastırını kurarlar.
– 1877 Bira satışına başlanıyor. O zamana kadar sadece keşişlerin ve çalışanların ihtiyaçları için üretim yapılıyor.
– 1931 e kadar bira litreyle satılmakta. Bölgede doğmuş büyümüş Belçikalı abilerimiz bizim zamanımızda kovalarla gider alırdık Westy’i.. nerde o eski bayramlar derler.. 1931den sonra Westmalle’nin tavsiyesiyle küçük şişelerde satışa başlanır. Şişelerde biranın derecesini (alkol oranı değil..sonra gelicem bu noktaya) belirten 4 (Double) , 6 (Special) ve 8 (Extra) şeklinde ibareler kullanılır…
– 1945 St. Bernardus ile üretim için anlaşılır (Konuyla ilgili detaylar için StB yazımızı okuyabilirsiniz) ..Manastırda sadece kendi ve çevredeki mekanların kullanımına yetecek kadar bira üretirler..
– 1958‘e kadar kendi çiftliklerinde şerbetçi otlarını yetiştiriler. Hatta Fuggles ve Hallertauları çoğu kez ödül alır. 58de bir fırtına sonucu çiftlik harap olur ve bundan sonra şerbetçi otu yetiştirme işini çevre çiftçilere devrederler.
– 1962 Ghent ticari mahkemesi trappist birası üretimini sadece Trappist manastırlar yapabilir kararını alır…
– 1976 Ahşap açık fermentasyon tankları biraz daha kontrollü çelik tanklarla değiştirilir..Daha önceleri vahşi maya ile hafif ekşi ve asidik notalar kazanan biramız artık doğanın gücünden daha az etkilenir.. Struise‘nin ortaklarından Carlo gibi bölgenin eskileri bu değişimden pek de hoşlanmazlar. Biranın fazlasıyla karakter kaybettiğini ve ticarileştiğini düşünürler.. Bu zamanlardan kalma(1968) bir Westy8‘in tadım notları için : http://www.belgianbeerboard.com/index.php?option=com_content&task=view&id=539&Itemid=88888994
– 1983 En eski biraları olan Westy4‘ü üretimden kaldırırlar. Amerikalı ünlü üretici Russian River‘ın baş bira ustası Vinnie Cilurzo ve eşi 99 yılında Belçika ziyaretlerinde Chimay Doree, Westmalle Extra ve Westy 4 içtikten sonra ünlü biraları Redemption’a esinlendiğini söyler. O yüzden bu bira 83de ölsede hala ruhu modern biralar aracılığıyla bizlerle 🙂
– 1990 Westmalle‘nin önderliğinde ve ECA ( Engineering Company Artois )’nin mühendislik rehberliğiyle üretim tesisleri tamamen yenilenir. 116m derinlikten çıkan sert kuyu suyu artık direk kullanılmak yerine karbon filtrelerde arıtılıp kullanılır.. Eskiden kullandıkları bu sert ve bol mineralli suyun Westy’e ekşi bir dokunuş verdiği söylenir.
– 1992 St. Bernardus ile yapılan lisans anlaşması biter. StB biraları kendi adıyla üretmeye devam eder..

Yazıyla..Doksan Beş !
– 1999 Westveleteren Blonde‘un (Yeşil kapak), In de Vrede‘de Claustrum’un açılması şerefine üretimine başlanır. Bu bira aynı zamanda keşişlerin sofra birası olur. Bu tarihten sonra sadece Westy Blonde, 8 ve 12 ile devam edilir. 6’da beklenen ilgiyi görmediğinden bir daha üretilmez. Kırmızı kapak Westy 6 (Special)’ı denemek isteyenler bu birayı bulabilmek için Kulminator‘de veya De Heeren van Liedekercke in kapısını çalabilirler. Biz De Heeren van Liedekercke de sorduğumuzda ellerindeki son stoğu da tükettiklerini söylediler. Zaten tüketmeselerdi 95Eur gibi bir rakam ödemek durumunda kalabilirmişiz.. menüde sonradan onu farkettik 🙂 Ayrıca bu biraya ulaşabilmek için bir diğer yol olarak Brugge bira festivali öncesinde Belgian Beer Board – Filip Geerts‘un düzenlediği extreme vintage tasting organizasyonu gibi duruyor.
– 2004 Beerader Joris baş bira ustalık görevini Beerader Filip’den devralır.
– 2005 ratebeer Westy12 i dünyanın en iyi birası seçer.. Aynı zamanlarda önemli bir Belçika’lı politikacı olan Yves Leterme (sonradan Belçika’nın 48. başbakanı olur) yatmadan önce bir Westy kesin bükerim diye açıklama yapar ve hemen akabinde biranın popüleritesi patlar. Satışın yapıldığı manastırın önündeki kapıda uzun kuyruklar oluşur..
– 2006 Manastıra tekrardan huzuru getirmek amacıyla ünlü randevu sistemine başlanır.. Randevu sistemi için ilk başta yerel bir hat kullanılır. Ama özellikle Westy12 nin çıkarıldığı dönemlerde Ieper‘in telefon anahtarlama sistemleri kitlenir 🙂
– 2011 Yapılan restorasyonlara gelir sağlamak amacıyla WestyXII özel bardağı ile birlikt e Belçika’da Colruyt marketler zincirinde satışa çıkar.
– 2014 Dünyaca ünlü bira inceleme sitesi beerader.com Westveleteren’a sitelerinde yer verir..Şaka şaka 😉
Randevu Sistemi
Westy’e servet ödemeden (şişe başı 10-15 eur gibi meblağlar var dışarda) laikiyle ulaşmak için telefonla randevu almak gerekiyor. +32 (0)70/21.00.45 nolu numarayı yaklaşık 12 milyon kere arayıp meşgul sesi dinledikten sonra şansınız yaver giderse karşınıza Flamanca konuşan bira operatorumuz çıkıyor. ( Bizim şirkette bu işlemi scripte bağlayanlar olmuş. Ben şimdiye kadar hep elle aradım ama bir dahaki sefer kesin script yöntemini denicem ) Operatörümüz size plakanızı soruyor ve ne zaman gelip alabileceğinizi söylüyor. Randevu ve teslim zamanları için : http://www.sintsixtus.be/bierverkoopactueel.htm
Rezervasyon yaptıktan sonra aynı telefon veya aynı plaka ile 2 ay boyunca bir daha rezervasyon yapılamıyor. Güncel fiyatlar : Blond – 30,00 eur…Westy8 – 35,00 eur..Westy12 – 40,00 eur.. Bunlara 12 eur depozito ücreti dahil. Yani depozitoyu düştüğünüzde Westy12 için şişe başı 1 eur gibi bir rakam düşüyor.. Bir seferde 2 kasa alınabiliyor (eskiden 3tü bu rakam 😦 ) Süreçle ilgili Belçika televizyonundan kısa bir video :
İlginç detaylar, tuhaf rastlantılar, tuhaf temaslar…
Westy ile ilgili detayları uzun paragraflar halinde yazmak yerine satır araları halinde paylaşmayı uygun gördüm..
– Westy tamamıyla keşişlerin kontrolünde olan tek Trappist. Diğer Trappist biralarda üretim bir şekilde ticari bir firmanın kontrolünde.
– Üretim sonucunda elde edilen gelir üretim tesisinin modernleştirilmesinde ve hayır işlerinde kullanılıyor.
– St. Sixtus yaş ortalaması en genç olan Trappist manastır. Yaşları 35-99 arasında değişen 20nin üstünde keşiş bulunmakta manastırda.
– Westy biralarında etiket bulundurmuyor. Tüm yasal bilgiler kapaklarda yazılı. Biralar kapak rengine göre ayırt ediliyor. “Bizim etikete ihtiyacımız yok …bizim etiketimiz biralarımızın lezzeti” dediklerine dair şehir efsaneleri ortalarda dolaşıyor fakat durum ne yazık ki öyle değil.. Adamların bildiğin etiket makinası yok. Aslında vakti zamanında durum böyle değilmiş.. 1931‘deki üretimleri olan biralarda oval etiketler bulunmakta. Abt 12 ise 2. dünya savaşı başlarında üretildiğinde dikdörtgen etiketle satılmış. 1945’de St.B ile anlaştıktan sonra kendi ürettikleri biralarda etiket kullanmayı bırakıyorlar.
Not : Etiket fotoları belgianbeerboard.com dan ödünç alınmıştır.
![]() |
![]() |
![]() |
– Biranın yeniden satışı yasaktır. Fakat zamanla Amerika’da ithal eden şirketler belirmiş. Peder Joris bununla ilgili ‘Eğer şişemizin üstünde bir etiket olsaydı Amerika’ya ithal etmeyin yazardık der’ …
– Biraların satıldığı ikonik ahşap kasalar manastırdaki marangoz tarafından yapılıyor. Eski kasaların üstündeki UPF yazısı manastırın mottosu olan latince Ut Palma florebit (hurma ağacı gibi serpilip büyüyecek…Mezmurlar 92:12) karşılık gelmekte. Yeni kasalarda ise bunun yerine heksagonal Authentic Trappist Product (yani Öz Trappist) yazısı bulunmakta.. Bu kasalar zamanında boş haliyle Ebay‘de $450‘e kadar satılmaktaydı .. Amerikalıları kimi zaman anlamak gerçekten çok zor 🙂
– Üretimden sonra artan tahılların bir kısmı çevre çiftliklerde hayvan yemi olarak bir kısmı da Abbaye de Belval‘de üretilen peyniri yıkamak amacıyla kullanılmakta. Bu peynir In de Vrede‘de satılmaktadır.
– Keşişler için kalite kontrolü büyük bir zorluk çünkü üretilen biranın çok az bir kısmını içebiliyorlar..
In de Vrede
‘Huzur içinde’ anlamına gelen bu cafe St. Sixtus’un hemen karşısında ve bu biraları satma yetkisine sahip olan tek yer. Cafenin içinde manastırdaki yaşamı anlatan bir müze var. St. Sixtus’un bira üretim tesisleri ve manastırın kendisi ziyaretçilere açık değil. Onun yerine In De Vrede’de bulunan müzayede alanı Claustrum(Eski Latince’de manastırın sadece rahiplere açık olan kısmı demekmiş..bi tezatlık var sanki 🙂 ) ziyaret edilebiliyor. Burda manastırdaki yaşam ile ilgili bilgi edinmek mümkün. Birkaç eski fotoğraf dışında bira üretimi ile ilgili çok bir detay sergilenmiyor burda. Ayrıca 1839 Kral Leopold tarafından imzalanan bira üretim lisansları da sergilenmekte.
Burda Westvleteren Blonde, 8 ve 12’i şişeden tadabiliyorsunuz. Ayrıca stoklarda varsa Blonde ve 8’i 6li paket halinde (Kişi başı maksimum 2 adet) alabiliyorsunuz. Gidip tek biraya Brüksel’de 10-15 euro bayılmak yerine burayı ziyaret edip 6lı paketi 10 Eur‘a alabilirsiniz.

Dramatik efekt verdim panpa 😉
Ulaşım için : http://www.indevrede.be/ligging.php?lang=en …Mekanda bira dışında Westy ile yıkanmış Belval peynirleri ve Coupe in de Vrede (Westyli dondurma) önerilir. Mekan Perşembe ve Cumaları kapalı. Yine de siz siz olun emin olmak için şu takvimi kontrol edip gidin : http://www.indevrede.be/kalender.php?lang=en
Bu arada websitelerinde biranın tadımıyla ilgili ayrıntıların yazdığı sayfada geçen şu cümle çok dikkat çekici :
Trappist içilmez tadılır…
Adres : Donkerstraat 13 8640 WESTVLETEREN T: +32 (0)57 40 03 77
Genel Teknik Detaylar
– Kullanılan maltlar Dingemans Pale ve Pilsener.. Trappistler arasında sadece Westvleteren St. Gall kurallarına bağlı kalmaktadır. 8 ve 12 aynı gün üretilir. Tekil Mayşe (Single Mash) ile başlanır ve yüksek yoğunluklu wort, 12 yapımında.. biraz daha zayıf olan ise 8 yapımında kullanılır. Bu teknik manastır içinde nesilden nesile aktarılmaktadır… Günümüzde bu yöntem Parti-Gyle adıyla adlandırılır. 12 toplam üretimin %50si iken 8 %35idir.
– Keşişler biranın koyu rengini nasıl kazandığını sır gibi saklarlar ama anlaşılana göre bunda uzun süren kaynama süresinin ve eklenen karamelize şekerin etkisi büyüktür.
– 8 ve 12’de 72hl e 6l düşecek şekilde karamel ekleniyor ve onun dışında alkol oranını artırmak için toz şeker/sukroz kullanılıyor.
– Şerbetçi otları tabiki Poperinge bölgesinden Northern Brewer(acılık), Hallertau, Styrian Goldings(aroma). Westvleteren 8 ve 12’de şerbetçi otu paletleri ile birlikte özüt de kullanmakta. Blonde sadece palet ile kaynatılmakta. Direk ham yaprakların kalite kontrolü zor olduğundan tercih edilmemekte. Özüt acılaştırma amaçlı kaynama esnasında kullanılırken, paletler aromatik yağları için kaynama sonrası kullanılmakta. Kaynama en az 60 dakika sürüyor. Bu şerbetçi otlarındaki alpha asitlerin molekül formasyonunu değişip (izomer) biraya acılığı veren iso-alpha formunu almasını sağlıyor.
– Westveleteren 1960lardan beri Westmalle mayası kullanmakta. Westmalle, Westy ve Achel biralarında aynı maya kullanılıyor. Orjinal Westveleteren mayası halen St. Bernardus biralarında kullanılmaktadır. Söylentilere göre St. Sixtus bir dönem Rodenbach mayası bile kullanmıştır.
– Üretim günü bu mayayı almak için bir çalışan Westmalle‘ye gider. Westy açık fermentasyon yapan son Trappist üreticisidir. Maya 20°C’de biraya katılıyor ardından sıcaklık 28-29C çıkarılıyor. Bu işlem biranın tipine göre 3 ile 6 gün arası sürüyor. Sıcaklığı istenilen derecelerde tutmak açık fermentasyon tanklarında gerçekten zor olabiliyormuş. Bunun için kimi zaman keşişler yaz vakti geceleri uykularından uyanıp fermante olan birayı çevresinden su geçirmek şartıyla soğutmak durumunda kalabiliyorlarmış.
– İkincil Fermentasyon yani lagering 4 ile 6 hafta arasında ve 10C de. Üretim tesisinde lagering odasının girişinde rahip Filip’in Duvel‘den esinlenip yazdığı SSST…. HIER RIJPT DE TRAPPIST.. Sessiz olun burda Trappist olgunlaşmakta yazmaktadır.
– Şişeye konan maya için o an fermante olan biranın üstünde kalan maya(high krausen) kullanılır. Ev üreticilerine duyurulur !!
– 26 derece sıcaklıkta Blonde 8 gün, Westy 8, 10 gün ve Westy 12 de 12 gün şişe kondüsyonlama da bekler..
– St. Sixtus etrafındaki su diğer Trappist manastırlara göre daha sert olduğundan özel bir işlemden geçmektedir. Eskiden su olduğu gibi kullanıldığından biraların günümüzdeki Westveleteren’lara göre biraz daha tatlı-ekşi olduğu gözlemlenmiştir.
– Westy’de filtreleme veya santrifüjleme olmadığından biradaki maya,şerbetçi otu ve proteinlerin çökelmesi için beklenmekte. 8 için bu işlem 1 ayken 12 için 2 ay ile 10 hafta arasında değişmekte.
– De Proef Brouwerij ölçümlerine göre Westy12 79EBC – 40SRM Bu değerde bir biranın siyah ve opak olması beklenirken. West12 nin kenarlara doğru kızıla çalan bir rengi olduğunu görüyoruz.
– Biraların 8 ve 12 diye adlandırılmalarının nedeni alkol oranı değil, birincil yoğunluk değerleri(original gravity). Bu wortun fermante edilebilir şekerlerin yoğunluğunu belirten bir değer. Günümüzde De Proef Brouwerij tarafından yapılan ölçümlerde bu değerler Blond,8 ve 12 için sırasıyla 1.051,1.072 ve 1.090 bulunmuş. Bu değerlere göre biraların 7 ve 9 diye adlandırılmasını beklerdik fakat kayıtlara göre orjinal Westynin günümüzdeki değerlerle karşılaştırıldığında daha kuvvetli olduğunu görüyoruz (1.120).
Westvleteren 12
Tipi : Quad
Bölgesi : Westvleteren / Belçika
Alkol Oranı : %10.2 ABV alkol oran
Önerilen Sıcaklık : 10-12 Derece
Bardak Tipi : Tulip, konyak veya trappist
Raf Ömrü: Kapak üstünde 3 yıl yazıyor fakat çok daha fazla 😉
Başlangıc Yoğunluğu : 1.090 (21.5 Plato)
Alkol : 10.2 ABV
Seyrelme Oranı (Fermantasyonda kaybolan şeker miktarı): 86%
Renk – SRM(EBC) : 40 (79)
IBU (acılık değeri): 38
Not : Aşağıdaki tadım notları 3 yıl içinde yapılan farklı tadımların bir kombinasyonudur 🙂 Okuyanı fazla sıkmamak için hepsini bir arada yazmayı uygun gördüm.
– Oldukça koyu bordo denilebilecek kenarlara doğru açılan ve kızıla çalan müthiş bir görünüş… adeta pahalı bir taş gibi parlamakta güneşe tuttuğunuzda. Krem rengi köpüğü bolca ve yoğun. (Koyu bir bira için oldukça açık renkli bir köpük bu. Bunun nedeni biramızda kullanılan açık Pils maltı.. Biraya ise asıl rengi veren malt değil şekerler. O yüzden köpük malt karakterinin etkisinde kalıp daha açık tonlarda..) Köpüğümüz bardağa dantel örüp ilerliyor… Biranız bitene kadar sizi yalnız bırakmıyor..
– Aroma beyin yakan, sinüs açan, İstiklal marşını tersten okutan… türden. Kırmızı üzüm, erik, pekmez, sütlü çikolata, karamel, bal, baharatlar (tarçın,kara biber..). Alkolü ve mayayı aromada hissetmek mümkün.
– Tadım burnu takip eder nitelikte. Hafif karamelize bir tatlılıkta.. meyvemsiliği her yudumda hissettirecek bir başlangıç..hafif ekmeksi bir malt omurgası ve kuru/acı hatta tanenli ve metalik denilebilecek alkolün sıcaklığını hissedebildiğiniz bir bitiş. Özellikle genç bir Westy12’de bu taninli metalik yapı daha agresif iken; yıllanmış (benim önerim min 3 sene) bu agresif karakter oldukça yuvarlanıp yumuşuyor ve meyvemsi karakteri adeta güneş gibi parlıyor.
– Biramız orta gövdeli.. Güçlü gazlılığa rağmen oldukça yumuşak bir içime sahip. Ağızda bıraktığı o hoş tad uzun süreler geçmiyor.. ve sizi bir sonraki yuduma usulca davet ediyor.. Yıllandıkça gazlılık azalıyor gövde biraz daha yumuşuyor.
– Ayrıca bir şekilde Colruyt’ta satılan XII versiyonu elinize geçerse bu biranın normal 12ye göre daha gazlı ve biraz daha acı olduğunu söyleyebilirim.
– Gelelim günün beklenen sorusuna ve cevabına… Westvleteren12 gerçekten dünyanın en iyi birası mı ? Sanırım cevabı için dünyadaki tüm biraları tadmamı beklemeniz gerekecek 😉 O yüzden şimdilik pas diyorum 🙂 Ama bu esnada bu birayı denemenizi de şiddetle tavsiye ediyorum..
Diğer beeraderlerin yorumları ve Puanlama
Benim puanım 9,5 / 10
Ratebeer : Overall : 100, Style : 100
Beeradvocate : BA Score : 100 , The Bros : 94
Diğer beeraderlerin yorumları için :
Oguzcan Yıldırım : B:ra dergisi
Bira Atölyesi : http://serjaymz.blogspot.be/2012/09/geleneksel-bira-tadm-gunleri-2.html
Çiğdem Üstün : http://www.cigdemustun.com/index.php/2014/03/westvleteren-xii/
Westvleteren 8
Tipi : Dubbel
Bölgesi : Westvleteren / Belçika
Alkol Oranı : %8.3 ABV alkol oran
Önerilen Sıcaklık : 10-12 Derece
Bardak Tipi : Tulip, konyak veya trappist
Raf Ömrü: Kapak üstünde 3 yıl yazıyor fakat çok daha fazla 😉
Başlangıc Yoğunluğu : 1.072 (17.6 Plato)
Seyrelme Oranı (Fermantasyonda kaybolan şeker miktarı): 88%
Renk – SRM(EBC) : 36 (72)
IBU (acılık değeri): 35
– Westy12 ile karşılaştırdığınızda buke ve tadım oldukça yakın. Genç bir 12 ile 8’i karşılaştırdığımızda 12’in agresif ve keskin sayılabilecek bazı niteliklerinin 8de daha yumuşak olduğunu görmekteyiz. Dubbel türünün en iyi örneklerinden.
– Westy12 ‘i tadmak için yıllarca bekleyemem diyorsanız ve damak tadınız daha yumuşak içimlere yatkınsa önerim 8 yönünde.
Diğer beeraderlerin yorumları ve Puanlama
Benim puanım 9,5 / 10
Ratebeer : Overall : 100, Style : 100
Beeradvocate : BA Score : 100 , The Bros : 94
Diğer beeraderlerin yorumları için :
Oguzcan Yıldırım : B:ra dergisi
Bira Atölyesi : http://serjaymz.blogspot.be/2012/09/geleneksel-bira-tadm-gunleri-2.html
Çiğdem Üstün : http://www.cigdemustun.com/index.php/2013/11/trappist-westvleteren-8-dunyanin-en-iyi-birasi/
Westvleteren Blonde
Tipi : Belgian Strong
Bölgesi : Westvleteren / Belçika
Alkol Oranı : %5.6 ABV alkol oran
Önerilen Sıcaklık : 8-10 Derece
Bardak Tipi : Tulip, konyak veya trappist
Raf Ömrü: 1 yıl
Başlangıc Yoğunluğu : 1.051 (12.6 Plato)
Seyrelme Oranı (Fermantasyonda kaybolan şeker miktarı): 84%
Renk – SRM(EBC) : 4.5 (9)
IBU (acılık değeri): 41
– Biramız mayayı şişenin içinde bıraktığınızda soluk turuncu. Mayayı da dökmeye karar verirseniz şeftali suyuna benzer bulutlu bir görünüme bürünüyor. Maya parçacıkları çökelene kadar biranın içinde dansediyorlar. Bembeyaz bir köpüğü var ve köpük bardağın kenarlarına iz bırakarak ilerliyor. CO2 kabarcıkları da biramıza ayrı bir canlılık katıyor..
– Yeşil kapağını açıp biramızı bardağa boşaltmaya başladığınızda kendinizi Poperinge‘deki şerbetçi otu tarlalarında buluyorsunuz. Üst nota çiçeksi, çimsi, limoni şerbetçi otları, orta nota tahılımsı(ekmeksi, samansı..) alt notalar ise mayanın baharatlılığının etkisinde.. Oldukça kompleks ve bir o kadar da dengeli bir buke. Hallertau über-alles niteliklerinin hepsini sergilemiş bu birada 🙂
– Tadım başlangıçta oldukça ekmeksi ve Pilsener maltının hakimiyetinde. Bitiş baharatlı ve kuru şerbetçi otlarının çiçeksiliği hissedilmekte. Gövde orta.. gazlılık oldukça fazla..Kompleksliğine rağmen oldukça canlı ve ferahlatıcı bir bira.
Diğer beeraderlerin yorumları ve Puanlama
Benim puanım 9 / 10
Ratebeer : Overall : 99, Style : 100
Beeradvocate : BA Score : 95 , The Bros : 80
Diğer beeraderlerin yorumları için :
Oguzcan Yıldırım : B:ra dergisi
Bira Atölyesi : http://serjaymz.blogspot.be/2012/09/geleneksel-bira-tadm-gunleri-2.html
NOT : Yazı boyunca açıklamasında * olan fotoğraflar farklı kaynaklardan ödünç alınmıştır 😉
NOT2 : Yazının başında Jef Van den Steen 27 sayfa yazdı diye laf etmiştik.. bizim yazı da farketmeden 20 sayfa olmuş. Okurken bayılanlar için su ve meşrubat servisimiz olacaktır 🙂
Sevgili Neco,
Çok doyurucu ve bilgilendirici bi yazı olmuş, bu denli emek verdiğini görmek mutlu ediyor insanı. Sayende bi kez daha çok şey öğrenmiş oldum. Westy 12 ya da 8 için dünyadaki en iyi sıfatını yapıştırmadığın için ayrıca teşekkür ederim. Aksi takdirde bu biraları çok daha az insanın içme şansı olacak. Bu arada geçen Eylül de Brüksel de Colruyt da Westy bulamamıştım. Biraların temini konusunda daha önce bilgi vermiştin bana, ancak Türkiye den Belçika ya gelen insanlar sıklıkla ve sadece Brüksel e gelebildikleri için Brüksel merkezde bira temini ile ilgili bişeyler karalarsan çok kıymetli olur. Aynı dönemde Delices et Caprices 4 gün kapalıydı misal. Ayrıca tavsiye etmiş olduğun gibi Delirium yerine Chez Moeder Lambic Fontainas a gitmek çok daha mantıklı ve huzur vericiydi. Bu arada Westy 12 ve St. Bernardus Abt. 12 nin tadının birebir aynı olduğunu söyleyenler dombili ve taocu mu? Ha keza Colruyt tan eli boş dönünce Delhaize den bi ton St. Bernardus Abt. 12 almıştım. Ortamlarda şişe şişe Westy 12 içtim diyorum, kim bilecek mk.
Arbor Vitae Selamlar,
Colruyt’da satış sadece 1 günlüğüne yapıldı. Zaten o sabah tükendi tüm biralar 🙂
Brüksel için Bira Atölyesi’nin önerisine katılıyorum. En merkezi olan yer Beer Temple Westy temini için. Ayrıca Brüksel’de rahatlıkla erişebileceğin bira mekanıyla ilgili rehberlik istiyorsan Bira Atölyesi ve Cigdemustun’un bloglarında konuyla ilgili oldukça detaylı ve güzel yazılar bulunmakta.
Dediğin gibi Westy12 ve StB12 birbirlerine oldukça benzer biralar. Hatta kör tadımda StB12’i tercih eden oldukça fazla insan var. Westy12’nin popülerliği tahmin edeceğin üzere ulaşabilirliğinin (yada Amerikalıların ulaşabilirliğinin) az olmasından geliyor.
Delices et Caprices geçtiğimiz sene Ekim-Aralık arasında tadilat nedeniyle kapalıydı. Onun dışında her hafta Salı-Çarşamba kapalılar.
Üstat Selamlar,
Tek rakibi kendisi modundaki yazınların artık sınırları aştı. Kütüphane ve kitaplar detayındaki yazıların eminim başka hiçbir (herhangi bir dilde) blogda yoktur. Nacizane bir blog yazarı olarak bu işin ne kadar emek ve vakit istediğini bildiğimden senin bu işe verdiğin emek tekrar tekrar takdir ve teşekkür edilesi.
Emin ol yazılarını defalarca sakin sakin okuyorum. Bu detayda bir yazıya teşekkür için ayrı yorum. Görüş ve düşünceler için ayrı yorum yazmak gerektiğini düşündüğüm için okur okumaz ilk yorumumu bırakayım dedim. Böyle bir yazıda ve tadım notlarında benim siteye de referans vermenden sadece onur duydum.. Gerçekten.. Çok teşekkürler.
Yazıyı içime sindirince yine burada olacağım. Sadece şunu belirteyim, Arbor Vitae’nin sıkıntısını ben de çektim. 2 ayrı seyehatte farklı günlerde defalarca ziyaretime rağmen Delices et Caprices i hiç açık yakalayamadığımı belirtmek isterim. 🙂
Bu biraları içme ve ve hatta 1 set de stoğunda bulundurma şansına sahip biri olarak West’ler Brüksel’deki Beer Temple’de mütemadiyen bulunuyorlar ve 11 Euro civarıan satılıyorlar. Daha bu haftabaşında oradaydım..
Görüşmek üzere..
Bira Atölyesi selamlar,
Harcanan emeğin tek karşılığı üşenmeden yazılan bu güzel yorumlar.. o yüzden esas ben teşekkür ederim 🙂
Delices için Arbor’a da dediğim gibi mekan uzun bi süre tadilattaydı. Açıldılar neyseki artık.. Salı-Çarşamba dışında ziyaret edebilirsin akşam ‘geç’ saate kalmadan (20 sonrası) 🙂 Açık olma günleri ve saatleri açısından Belçika standartlarında oldukça esnek bir mekan aslında… şansınıza tadilat zamanına denk gelmişiniz 🙂
Ekstrem örnek görmek isterseniz : In de Verzekering tegen de Grote Dorst (sadece Pazar 10-13:30 arası açıklar)
Yazıyı okumaya başlamadan yemek yemiştim,yazı bitene kadar tekrar acıktım.Bu ne kadar uzun,ne kadar bilgilendirici,ne kadar doyurucu,ne kadar verilen linklere bakmaktan yorgun düşüren ve ne kadar okunası bir yazıdır.
Gerçekten ellerine sağlık.Blogda daha bu kadar güncel konulara gelemedim ama bu yazıyı görünce okumadan duramadım.
Birasevdası’nın Avrupa tarihi yazıları ve senin bol linkli – bol bilgili yazıların yüzünden başka sitelere girmeye vaktim kalmıyor.
Ve her yazıdan sonra 700 km dedğin nedirki basgit Brüksel’e diyorum.
Evren Selamlar,
Güzel yorumların için çok teşekkürler. Umarım fazla sıkmamıştır detaylar 🙂
İç sesini kıramayıp düşersen yollara haberdar et. Seve seve rehberin oluruz Brüksel’de.